MHP’nin kapatılmasını istediği, AKP’nin, TİP Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği ihlal kararı nedeniyle sert biçimde eleştirdiği, Yargıtay’ın kararını uygulamadığı Anayasa Mahkemesi’nin, geçen ekim ayında verdiği, gerekçesi kısa süre önce tamamlanan kadına yönelik şiddetle ilgili kararında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’ne atıf yaparak hal ihlaline hükmettiği ortaya çıktı. 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili yasanın kapsamının aile veya ısrarlı takiple sınırlı olmadığını belirten Anayasa Mahkemesi 1. Bölümü’ne ait kararda, eski İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan’ın imzasının da yer alması dikkati çekti.
Karara konu olay İstanbul’da yaşandı. Nuriye A.A. isimli kadın, 2019’da bir siyasi partinin kongresinin düzenlenmesinde mahalle temsilcisi olarak görev yaptığı sırada aynı siyasi parti üyeleri M.K. ve R.T. tarafından ölümle tehdit edildiğini söyleyerek şikâyetçi oldu. Savcılığın talebi üzerine İstanbul Anadolu 23. Aile Mahkemesi, kadın için Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca tedbir kararı verdi.
Koruma kararı “Çok kan akar” tehdidine rağmen kaldırdı
M.K. ve R.T., karara itiraz etti. İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi, bunun üzerine tedbir kararını kaldırdı. Kararın gerekçesinde, tedbir talebinin “aile içi şiddet veya ısrarlı takibe ilişkin olmadığı ve ilgili kanun kapsamında bulunmadığı” belirtildi.
İstanbul Anadolu Başsavcılığı ise bu süreçte, kadının şikayeti üzerine iki kişi hakkında “tehdit” suçundan dava açtı. İddianamede, şüphelilerin kadın için, “Eğer onu görevden almazsanız çok kan akar, ya onun kanı akacak ya da bizim” dedikleri belirtildi.
Kadın AYM’ye başvurdu: 6284 sadece aileyi bireylerine uygulanmaz
Tehdit edilen kadın, avukatı Esra Baş Erbaş aracılığıyla 2020’de Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurdu. Başvuruda, kadının ölümle tehdit edildiği, ciddi ve yakın bir tehlike bulunduğu, eylemin kadına yönelik şiddet niteliğinde olduğu, bu nedenle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini belirtildi. Başvuruda, 6284 sayılı Kanun’un sadece aile bireyleri açısından uygulanacağının kabul edilmesinin ayrımcılık yasağını ihlal ettiği ifade edildi.
Adalet Bakanlığı “mağdur değil” demiş
Başvuruya ilişkin görüşü sorulan Adalet Bakanlığı, tedbir kararı kaldırıldıktan sonra kadının kendisine yönelik bir eylem gerçekleştirildiğine ilişkin açıklamada bulunmadığını, kadının mağdur statüsünün olmadığını belirtti.
“İstanbul Sözleşmesi feshedilse de olay tarihinde yürürlükteydi”
Mahkeme, başvuruyu Ekim 2023’te karara bağladı. Kararın gerekçesi ise kısa süre önce tamamlandı. Kararda, 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı ile yürürlükten kaldırılması büyük tepki çeken, Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne atıfta bulunan AYM, şunları kaydetti:
“İstanbul Sözleşmesi hâlen yürürlükte bulunmamakla birlikte ihlal iddiasına konu olay tarihinde ve olayı takip eden hukuki süreç boyunca yürürlükte olduğundan İstanbul Sözleşmesi hükümlerine ‘İlgili Hukuk’ kısmında yer verilmesi gerekir.”
“İstanbul Sözleşmesi’nin amacı kadınları şiddete karşı korumak”
İstanbul Sözleşmesi’nin amacının “kadınları her türlü şiddete karşı korumak, kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak” olduğuna vurgu yapan AYM, sözleşmeye göre tedbirlerin “aile içi şiddet de dâhil olmak üzere her türlü şiddet için geçerli olacağına” dikkati çekti.
Kararda, İstanbul Sözleşmesi’nde kadına yönelik şiddetin, “fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar ve acı verilmesi sonucunu doğuracak toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemleri” olarak tanımlandığının altı çizildi. AİHM’nin de şiddet sorununun salt somut davaların şartları ile sınırlı olarak ele alınamayacağını vurguladığı anımsatıldı.
“Aile içi şiddet ve ısrarlı takip dışındaki durumlar 6284 dışında tutulamaz”
6284 sayılı kanunun sadece sadece aile içi şiddet ve ısrarlı takiple sınırlı olmadığının altını çizen AYM, cinsiyete dayalı gerçekleştirilen her türlü şiddet eyleminin kapsamda olduğunu vurguladı. Yerel mahkemenin şiddet mağduru kadını korumaya yönelik tedbirleri sağlama yönündeki pozitif yükümlülüklere uygun hareket etmediğini ifade eden AYM, başvurucu kadının Anayasa’nın 17. maddesinde koruma altına alınan “maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının” ihlal edildiğine karar verdi.
Kadına 10 bin lira tazminat verilmesine hükmeden Yüksek Mahkeme, tedbir kararını kaldıran İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesinden de kadının uğradığı ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmasını istedi.